Bir bayrama daha ulaştık ve Ramazan Bayramı coşkusunu yaşamaktan mutluluk duyuyoruz. Kimi insanlar sevdikleriyle bir arada bayramlarını kutlarken, kimileri memleketlerinde, kimileri de tatil beldelerinde baharın keyfini çıkarıyor. Bayram coşkusunun yaşandığı farklı mekânlarda sofralarda birbirinden güzel tatlılar, çikolatalar, şekerlemeler, sarmalar, çaylar ve kahveler eksik olmuyor.
“O eski bayramlar nerede kaldı?” serzenişleri yine duyuluyor, ancak bu söylemleri bir kenara bırakıp bayram sofralarını ve masalarını hatırlayalım. Günler öncesinden hazırlanan baklavalar misafirlere sunulurken, sarmalar afiyetle yeniyor, kahveler keyifle içiliyor. Bayram sabahları zengin masalarda bir araya gelen insanlar kahvaltı keyfi yaparken, büyüklerin elleri, küçüklerin gözleri öpülüyor ve harçlıklar toplanıyor. Çikolata ve şekerlemelerle dolu sofralarda tatlılar da unutulmuyor.
Bayramın müjdesi ise, elbette ikram edilen baklavalar. Altın sarısı rengiyle, cevizli ya da fıstıklı fark etmeksizin şerbeti damlayarak yeniyor. Baklava geleneği Osmanlı dönemine kadar uzanırken, günümüzde hala bayramların vazgeçilmezi olmaya devam ediyor. Ülkemizdeki baklava tutkusunu anlamak için Gaziantep örneğine bakabiliriz. Günlük 70 ton baklava üretilen Gaziantep, ülke genelindeki diğer üretim miktarlarıyla da dikkate değer bir sektöre sahip.
Baklava yapımı incelik isteyen bir iş. Hamur kağıt gibi açılır, arasına yağ ve cevizler veya fıstıklar konularak kat kat üst üste konur. Kesilen baklavalar yağ ile pişirilir ve ardından şerbetle buluşturularak servis edilir. Ancak uzmanların uyarısını dikkate almak gerekir, çünkü aşırı tüketim sağlık sorunlarına yol açabilir. Kolesterol, tansiyon, kalp-damar ve mide rahatsızlıkları olan kişiler için ölçülü tüketim önemlidir.
Sağlıklı bir yaşam için dengeli beslenme ve ölçülü tüketim önemlidir. Obezite gibi ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalmamak için bayramlarda da temkinli olmalıyız. Güzel lezzetlerin tadını çıkarırken sağlığımızı da düşünmeliyiz. Bir sonraki bayrama kadar, sağlıkla kalın.