news-21112024-085329

Televizyon, uzun yıllardır önemli bir iletişim ve eğlence aracı olmuştur. Ancak, küresel izleme alışkanlıklarının değişmesi ve yatırımların azalması nedeniyle televizyonun yerini dijital platformlara bırakmaya başladığı görülmektedir. Birleşmiş Milletler’in 1996 yılında ilan ettiği Dünya Televizyon Günü, televizyonun karar alma süreçleri üzerindeki etkisini vurgulamaktadır.

Televizyon, John Logie Baird tarafından 1923 yılında icat edilmiş ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında popülerlik kazanmıştır. İzleyicilere farklı kültürleri ve yaşamları tanıma fırsatı sunan televizyon, zamanla eğlence ve iletişim aracı haline gelmiştir. Ancak son yıllarda dijital platformların yükselişi ile televizyonun popülaritesinde bir düşüş yaşanmaktadır.

Özellikle Netflix, Disney ve Amazon gibi şirketlerin öncülüğünde dijital platformlar hızla yaygınlaşmıştır. Bu platformlar sadece diziler değil, aynı zamanda filmler ve çeşitli içerikler üretmeye başlamıştır. ABD’deki hanelerin dijital platformlara üyelik oranının artması da bu değişimi desteklemektedir.

Kovid-19 salgını ile birlikte izleme alışkanlıklarında da büyük değişiklikler yaşanmıştır. Salgın döneminde açılan yeni dijital platformların yatırımlarının artması, bu platformların önümüzdeki yıllarda daha da büyüyeceğini göstermektedir. Bağımsız Medya Danışmanı Brad Adgate, kablolu televizyonun 2030 yılına kadar müzelere kaldırılacağını öngörmektedir.

Dijital platformlara yatırım yapan büyük medya şirketlerinin sayısının artması, televizyon içeriklerine yapılan yatırımların azalmasına neden olmaktadır. Gençlerin dijital platformları tercih etmesi, bu trendin gelecekte daha da artacağını göstermektedir. Dijital platformlar, geniş bir içerik yelpazesi, hedef kitle çeşitliliği ve daha az reklam gibi avantajlar sunmaktadır.

Gelecekte televizyonun yerini tamamen dijital platformların alması muhtemeldir. Bu durum, izleyicilerin daha geniş bir içerik seçeneğine sahip olmalarını sağlayacak olsa da, televizyonun klasikleşmiş formatını ve deneyimini kaybetmesine neden olabilir. Bu nedenle, medya şirketlerinin ve izleyicilerin bu değişime nasıl adapte olacakları merak konusu olmaya devam etmektedir.