Yenidoğan Çetesi Davası: Ara Karar Açıklandı – Hızlı Haber Güncellemesi
Mahkeme Heyeti Tutuksuz 3 Sanığı Tutukladı
İstanbul’da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 47 sanığın yargılandığı davada, Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, tutuksuz yargılanan 3 sanığın tutuklanmasına karar verdi. Ayrıca, 4 sanık hakkında da tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti.
Sanıklar arasında TRG Hospitalist Hastanesi doktorlarından Mehmet Gürül, TRG Hospitalist Hastanesi İdari Müdürü Murat Mantuş ve doktor Şeyhmus Çelik’in tutuklanmasına karar verildi. Diğer tutuksuz sanıklar hakkında ise tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına karar verildi.
Duruşma 13 Ocak 2025 Tarihine Ertelendi
Durumun gidişatını etkileyecek eksik hususların giderilmesi için mahkeme heyeti, duruşmayı 13 Ocak 2025 tarihine erteledi. Bu kararın ardından hakkında tutuklama kararı verilen sanıklar Mehmet Gürül, Murat Mantuş ve Şeyhmus Çelik, jandarma ekiplerince kelepçelenerek duruşma salonundan çıkarıldı.
Suç Örgütünün İddianamesinden Detaylar
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, suç örgütünün elebaşı doktor Fırat Sarı tarafından yönetildiği belirtiliyor. Suç örgütünün amacı, yenidoğan yoğun bakım ünitelerini doluluğunu sağlayıp yüksek ödemeler almak olduğu ifade ediliyor. İddianamede, sanıklar tarafından hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği ve SGK’den yüksek ücret tahsil edildiği belirtiliyor.
Ceza İstemleri ve Sonuçlar
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için toplam 177 yıl 6’şar aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor. Diğer sanık Gıyasettin Mert Özdemir için ise 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası isteniyor. Toplam 44 sanık hakkında benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
Bu olay, sağlık sektöründe güvenin ve etik değerlerin önemini bir kez daha vurguluyor. Sağlık hizmeti sunan kurumlar ve çalışanlarının, hastaların sağlığına zarar vermekten ziyade iyileştirme amacı gütmeleri gerektiği unutulmamalıdır. Bu tür suç örgütlerinin tespit edilip adalet önüne çıkarılması, toplumun sağlık sistemindeki güvenini artıracaktır. Bebeklerin, hastaların ve ailelerinin haklarını korumak için mücadeleye devam edilmelidir. Bu dava, sağlık sektöründeki yolsuzlukların ve haksız kazanç arayışlarının ne kadar tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne sermektedir.